HATTİLER
Hititler’i incelemeye başlamadan önce, Hitit göçlerinden önce aynı yerlerde uygarlık kurmuş olan ve Hititler’i büyük ölçüde etkilemiş olan Hatti uygarlığını incelemek gerekmektedir.
Yaklaşık MÖ 2500-1700 yılları arasında Anadolu’da büyük bir uygarlık oluşturmuş Hattiler hakkında bilgilerimiz oldukça sınırlıdır.
Hattiler Anadolu’nun yerli halkı olarak kabul edilmekle beraber, göçlerle geldiklerini – hatta Türk kökenli olduklarını- savunanlar da vardır.
Yapılan araştırmalar Hititler’in uygarlık ve inanç/mitoloji bakımından Hattiler’den oldukça etkilendiklerini ortaya koymuştur.
Hititler kendilerini başka isimle anmalarına rağmen, ülkelerine Hatti ülkesi demeleri ve din ile ilgili tabletlerde rahibin Hatti dilinde konuştuğunu belirtmeleri bu etkiyi göstermektedir. Ayrıca özel isimlerin bir çoğu da Hatti dilinden gelmektedir.
Hatti uygarlığına ait en önemli eserler Alacahöyük’te bulunmuştur. 1935’de Atatürk’ün himayesinde başlayan kazılarda bugün Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenen güneş kursları, heykelcikler, altın kupalar bir çok eser bulunmuştur.
Yapılan kazılarda ölülerin hocker pozisyonunda bulunması (ana rahminde olduğu gibi, cenin vaziyetinde) , toprak ve yeniden dirilme kültlerini varlığını, dolayısıyla da ana tanrıça kültünün varlığını göstermektedir.
Bir başka buluntu yeri de Tokat Horoztepe’dir. Burada da ana tanrıçaya ait idoller ve tören zilleri bulunmuştur. Ancak buluntuların büyük bölümü yurt dışına kaçırılmıştır.
Hattiler’e ait süsleme ve bezeme şekillerinin Anadolu’nun bir çok yerinde görülmesi bu uygarlığın ne kadar yayılmış olduğunu ve önemini göstermektedir.
Hatti halkı, hayvan biçimli tanrıların kültünü geliştirmiş, özellikle de boğa en önemli simge olmuştur. Boğa ile gök/güneş kurslarının birlikteliği boğa/gök ilişkisini düşündürtmüştür. Buna göre boğa en büyük gök tanrıyı temsil etmektedir.
Hattiler Hititler’le kaynaşmış, Hatti uygarlığı Hitit uygarlığı içinde yaşamaya devam etmiştir.